Neler olduuu? Neler bitiii?
Başlıktaki kelimelerin sonunda ki 3 harf fazlalığı gibi hayatımda fazlalıklar var. Neyse gene saçma sapan ama içeriği güzel olacak bir başlıkla beraberiz. Güzel okurlarım nasılsınız keyifler nasıl, yaklaşık aylık 700 kişi blog’da kitap serisini ziyaret ediyor ve okuyor. Benimle beraber birileride bir şeyler yaşıyor diyebiliyorum ve yazı yazma isteğim gelebiliyor. Tıpkı şu anda ki başlıkla beraber başladığım gibi.
Hazırsanız farklı ama dozunda bir yazıya başlıyoruz.
Şeyhim beni ışınla şarkısı dinlerken bir yandan kahvemi yudumluyorum ve geçmişe dönüp bakıyorumda çok şey olmuş ve çok şey bitmiş. Hayattan çıkardıklarımı böyle bir sıralasam uhuuuu dağları aşar geçer. Neden çıkarmışım diye düşündüğümde de onada üzülüyorum. Bir şey için tüm hayatımdaki eğlenceleri çıkarmışım. Hayatınızdan dersler çıkarıyorsunuz ve bu dersleri bazı konulara ve insanlara bağlıyorsunuz.
Diyorsunuz ki ben mutluyum, ben iyi değilim, ben üşengecim, ben çalışkanım. Bunların perde arkasında hep bir şeylere dayadığınız kanıtlar var demi. Burç, kitaplar, insanlar veya haraketler. İnsanların bakış açılarını bazen uzaktan izliyorum ve onlar hakkında yorumlar yapıyorum. Bakın mesela ben kişisel gelişim kitapları okuduğumda böyle 4 duvar içerisinde otururken bir köşeden bir köşeye geçip kendimi izliyordum aklımca. Kafamda kendimi kuruyordum ve kendimin planlarını sorguluyordum.
Sizede oluyor mu psikoloji kitabı okuyanlar? Psikoloji kitabıyla hayatına yön vermeye çalışanlar? Psikoloji kitabıyla özgürlüğü yakalayanlar?
Evet evet bir gönderme yaptım. Direk net bir şekilde gönderme yaptım. Psikoloji kitabıyla neden hayatınıza yön verirmişcesine kararlar alıyorsunuz ve yakın çevrenizdeki insanları üzerek haraket edebiliyorsunuz? Hayır tamam herşeye okey diyebilirim ama psikoloji kitapları kimler tarafından yazılıyor bakmadan yazmak nasıl bir iştir?
Bazılarımız kararları sonradan veriyorlar ve bu kararları kitaplardan aldıkları tiyolar ile yapıyorlar. Mutlu olabilirsiniz, huzur dolabilirsiniz ama vicdanınızı rahat tutamazsınız. Neyse kitap olayını kapatıp farklı bir konuya kafalama dalıcam.
Ama bunun öncesinde kahvemi tazelemek ve sigara yakmak istiyorum. Birde arkada ki çalan şarkıyı değişelim değil mi?
Konular değişiyor mu?
Yaşadığımız herşeyi aklımıza kayıt ederiz. Bazı insanlar vardır mantık olarak etrafında ki her cismi veya her insanın yüzünü kayıt ederler. Sebepsiz yere yaparlar bunu. Konular burada değişir mi sizce? Bakın şimdi sizin aklınızı çok fazla karıştırıcam ama en sonunda fazlasıyla toparlıcam.
Aklınızı üst tarafta yazdığım satırlarda oldukça fazla karıştırdım. Neden sizce? Psikolojik olarak sizi okumaya sürüklüyorum aslında. Bu salakça şeyi neden yapıyorsun sen diyor olabilirsiniz ama amacım okutmak değil. Sadece bir şeye bağlayacağım.
Konular değişiyor ve şimdi farklı bir konuya geçicem, anlamsız gelecek. Günlük hayatınızda kaç saat kendinizi dinliyorsunuz? O kadar sözden sonra bunu sormam çok saçma geldi değil mi size? Bu soruya karar veremeyeceksiniz ki. 1 saat dersiniz 2 saat çıkar, belkide 10 dakika çıkar.
Şimdi gelin sizle güzel bir oyun oynayalım. Egolarınızı, düşüncelerinizi, geçmişinizi ve yaşantınızı kenara bırakın. Sadece 5 dakika hayatta neler olduğunu düşünücez. Hazırsanız sizi bir hayal diyarına sokuyorum. Geçmiş yazılarımda da bunu yapmıştım.
” Dünyanız çok güzel değil mi? yaşadığınız şehirde gezdiğiniz her noktada aklınıza geçmişiniz geliyor. Geçmişinizde ki insanları seçmek isteseydiniz şu an ki hayatınızda ki insanlarla değiştirir miydiniz? Bence iyi olanlar için güncelleme yapabilirdiniz. Şimdi aklınızın derinliklerine iniyoruz. Bebeklikten başlamıcam merak etmeyin. Küçükken hepimizin fotoğrafları değişiktir. Prefabrikte veya sobalı evlerde. Hatta öyle fotoğraflarımız vardır ki çıplak veya yüzü gözü çikolata olan kareler. Aklınızın yetmediği anlar. Başlıyorum. Çocukluğunuzu hatırlayın. Sokaklarda koştuğunuz arkadaşlarınızı, aile fertlerinizi, köpekleri hatırlayın. Gündüzleri bisiklet, akşamları saklambaç oynadığınızı ve hayatınızda hiçbir sorumluluk olmadan mutlu olduğunuzu düşünün. Küçükken böyleydiniz zaten. Saklambaç oynarken akşam karanlığında bina arkasında tek başınıza kaldınız. Sizi bulmaya çalışan arkadaşlarınız veya aile fertleriniz var. Bunlar sizi bulmaya çalışıyorlar ama siz büyük bir evin arkasında ki gölgede karanlık bir yerde saklanıyorsunuz. Kendinizi o gölge altında tutuyorsunuz. O zifiri karanlıkta kendinizi güvende hissediyorsunuz. İnsanlarla bir arada olduğunuzda bu kadar güvende hissedemezsiniz eminim bundan. Çalılar arasından veya bir anda çıkacak köpeklerden veya kedilerden hiç korkmuyorsunuz. Çünkü siz kendi karanlığınız sandığınız o gölgede kendinize yer edindiniz. İnsanlar sizi bulsada bir tarafınız o karanlıkta kalacak gibi. Hangimizin kalmadı ki zaten değil mi?”
Şimdi kafanızı o kadar karıştırdım ki, aklınızdaki o sığındığınız gölgeyi düşünüyorsunuz. O sığındığınız binanın gölgesi nedir? Hayatınızı kendiniz mi yönetiyorsunuz?
Bu yazıda aslında size anlatmak istediğim neydi biliyor musunuz?
Hayatınızda neler oluyor? İnsanlar hayatınızı yönetiyor, gölgesinde güvende hissediyorsunuz ya hani. Tıpkı onun gibi hayatın gölgesindesiniz. Belkide kendinizi geliştirdiniz yetiştiniz ama hala o gölgeye ait hissediyorsunuz. O gölgeyi kendiniz bulun arkadaşlar ben onun hakkında bir tahminde veya bir hedefte bulunmayacağım.
Neler bitiyor? hayat bile bitiyor arkadaşlar bunu biliyorsunuz demi? Ölüm bile hızla bir insanı götürebiliyor ve tüm hayatını alabiliyor. Aklınızın kaldığı herşey bitebiliyor. Her güzel şey bitebiliyor. Nutella bile. Yani dediğim o ki, hayatınızda bitenleri kovalamak yerine, bitenlerin arkasından gelenleri kovalayın. Kovaladığınız belkide hayatınızın şansı olacak.
Neyse konuyu fazla dağıttım biliyorum. Kafanızı biraz karıştırmak istedim ve bunu bilerek yapıyorum. Kelime hatalarını aklınız düzeltebiliyor. Ancak bunları düzeltirken bir yandan hayal gücünüzü daha hızlı çalıştırabiliyorsunuz. Yani kelime hatalarının neden yapıldığını biraz daha iyi anlamanız için bu cümleyi yazıyorum. Ben istesem word üzerinde yazabilirim makaleleri ve kusursuz bir şekilde yayınlayabilirim.
Bazı püf noktalar var yazılarımda. Özellikle yaptığım kelime hataları, küfürler. Siz geçmişinizde ki bilgileri alıp beni düzeltirken bir yandan size geçmişinizi hatırlatıyorum. Öyledir ki akıl okurken düzeltir, düzeltirken düşünür. Bunu bir kitaptan öğrenemezsiniz çünkü bu benim kendi düşüncem ve tespitim. Bundan dolayı dikkatli okuyun. Yazıyı beğenmediyseniz kesinlikle beğenmedim deyin. Çünkü yarın tekrar aklınıza gelecek.
Güncel yazı ve projeleri instagram'da duyuruyorum. Takip et, iletişimde kalalım ✔️@tahamumcu