Dağların Buzları Erir mi?
Dağların üstünde ki buzları gördünüz mü hiç? Kaydınız mı o buzların üstünden?
Bakış açılarım değişmeye başladı. Şu kitap serisine başladığımdan beri yaklaşık olarak 60 başlık altında 100 sayfalık kitabımı tamamladım resmen. Ama bunu kendim için yapıyorum, kendimi rahatlatmak için yapıyorum. Bazı insanlar okuduğunda yaşadıklarıyla bağdaşsın diye yapıyorum.
İnsanlar kendi dertleriyle bağdaşan herşeyi çok severler. Kaderi aynı olan insanlara aşk beslerler, saygı duyarlar. Neden böyledir bilmiyorum tabi.
Hikayeler bitiyor, dağların üstündeki buz kütleleri gittikçe eriyor. Artık dağın sabrı bitiyor. Volkan olup patlayacak belkide kim bilebilir ki? Bir yazımda bahsetmiştim dağlardan. Dağın gölgesinden, arkasında ki karanlıktan. Şimdide dağın buzlarını eritip anlatıyorum.
Dağlara tırmanmak zordur. Birçok güvenlik önlemi alınmalıdır. Düşerse eğer tırmanan kişi ağır yaralanabilir. Dağ öyledir ki tırmanmaya izin vermez ise herkes kolay kolay tırmanamaz. Tutunacak bir taş bile bırakmaz dağ etrafında. Öyledir ki dağın dikenidir bu taşlar. Peki bu dikenler düşerse?
Dağları bazen hayallere benzetiyorum ben, bazende başarısızlıklara. Öyle ki herkesin baktığı puslu bir dağ vardır. Kimisinin ki güneşin ışığıyla, sisin arasından geçen ışıklarla izler dağları, kimiside göz gözü görmeyen sisli bir havada izler. Bakış açısı farkıdır buda, belki 200 metre ilerlese görecektir güneşle birlikte dağı. Belki de kilometrelerce yürüse hiç göremeyecektir.
Bazen sinirimden yazıyorum bunları ama kendi kendimi rahatlatıyorum. Zaten ben bu kitap yazma olayınada kendimi rahatlatmak için başlattım. Bazı insanların bana iyi gelmediğini anladığımda başladım kitap yazmaya. Tabii, herkes farklı adlandırır. Kuralsız yazdığım bu kitabımın farklı noktalarında farklı düşünceler bıraktım. Farklı satırlarında farklı duygular bıraktım.
Kimi cümleye kendimi, kimi cümleye insanları bıraktım. Hatta öyle ki aklımdan çıkaramadığım tüm soruların cevaplarını satırlara bıraktım. Ben kendimi yazdım, kendime yazdım, kendimi oynattım. Her geçen gün buzlarımı erittim, her geçen gün dikenlerimi kırdım. Hep bir şeyler yaptım ama bir şeye dikkat ettim. Bu satırlarda hep içime attıklarım olarak kalsın. Bu cümlede hiç bir yazıda anlatılmasın. Elbet günü gelir ve dağda buzlarını tamamen erittiğinde ışık görmeyi hakeder. Umuyorum ki o dağında kendine yaşatması gereken güzel günler vardır. Sabahları güneşle uyanıp, geceleri ayla parlaması gereklidir belki.
Neyse, günler ayları kovalarken, akreple yelkovan sevişirken, ben sadece yazdım sayayım bu satırları. Zamanımız hızlı geçerken nelerin değiştiğini görmek üzere. Hoşçakalın.
Güncel yazı ve projeleri instagram'da duyuruyorum. Takip et, iletişimde kalalım ✔️@tahamumcu